böyle bazen sonunu bilmediğin bir yolda yolculuk etmek istersin. şuan tam olarak onu istiyorum. sonunu bilmediğim bir yolda amaçsızca ilerlemek istiyorum. mesela artık düşünmek istemiyorum. önemsemekte istemiyorum. arkada bu huzur dolu şarkı milyon kez tekrarlanırken sadece gökyüzünü izlemek istiyorum. güneşin doğuşunu ve batışını sayamayacağım kadar fazla seyretmek istiyorum. karın yağışını izleyip, güneşin havayı ısıtarak karları nasıl erittiğini izlemek istiyorum. ağaçların çiçek açması ve havanın mis gibi kokmasını içime çekerken, o ufuk çizgisi gibi olan yolda ilerlemek istiyorum. ama aniden ağaçtan düşen sarı yaprak beni uyandırıyor rüyamdan çünkü en sevdiğim mevsim sonbaharın getirisidir mutluluk yada hüzün. bu iki duyguyu aynı anda yaşadığım mevsimdir sonbahar. kasımda doğduğumdan mıdır bilmem ama çok severim sonbaharı. ve bu şarkıda bana sonbaharı hatırlatır. gülümserken gözümden yaş akmasına sebep olur. anlamsızca bir anda bitmiş sigaranın son ateşi gibi hissederim kendimi. ucunun kül tablasının tabanıyla yaptığı dansı izlerim içimden. sonra çakmak olurum. yakarım hayallerimi sigaranın ucunda. duman olur karışırlar gökyüzüne. neden yakarım çünkü hiçbir zaman sonu olmayan bir yol yoktur. çünkü bütün mevsimleri görecek kadar uzun bir yolculukta yoktur. çünkü hayaller bazen imkansızdır. ve ben imkansız olduğunu düşündüğüm her hayalimden sonra bir sigara yakarım. ve bazen o anda gözümden düşen tek bir damla yaş denk gelir sigaranın ucuna ve sigarayı söndürür. işte o zaman inanırım hayalime. o gerçekleşecek derim çünkü gözyaşları yalan söylemez. hepinizin hayallerinin gözyaşıyla yıkanıp berrak düşüncelerle hayatınıza uyarlanması dileğiyle. ama unutmayın ki ölümün olduğu bir dünyada hayalleriniz her zaman kısıtlıdır. iyi dinlemeler.
24 Ekim 2016 Pazartesi
hayali düş.
böyle bazen sonunu bilmediğin bir yolda yolculuk etmek istersin. şuan tam olarak onu istiyorum. sonunu bilmediğim bir yolda amaçsızca ilerlemek istiyorum. mesela artık düşünmek istemiyorum. önemsemekte istemiyorum. arkada bu huzur dolu şarkı milyon kez tekrarlanırken sadece gökyüzünü izlemek istiyorum. güneşin doğuşunu ve batışını sayamayacağım kadar fazla seyretmek istiyorum. karın yağışını izleyip, güneşin havayı ısıtarak karları nasıl erittiğini izlemek istiyorum. ağaçların çiçek açması ve havanın mis gibi kokmasını içime çekerken, o ufuk çizgisi gibi olan yolda ilerlemek istiyorum. ama aniden ağaçtan düşen sarı yaprak beni uyandırıyor rüyamdan çünkü en sevdiğim mevsim sonbaharın getirisidir mutluluk yada hüzün. bu iki duyguyu aynı anda yaşadığım mevsimdir sonbahar. kasımda doğduğumdan mıdır bilmem ama çok severim sonbaharı. ve bu şarkıda bana sonbaharı hatırlatır. gülümserken gözümden yaş akmasına sebep olur. anlamsızca bir anda bitmiş sigaranın son ateşi gibi hissederim kendimi. ucunun kül tablasının tabanıyla yaptığı dansı izlerim içimden. sonra çakmak olurum. yakarım hayallerimi sigaranın ucunda. duman olur karışırlar gökyüzüne. neden yakarım çünkü hiçbir zaman sonu olmayan bir yol yoktur. çünkü bütün mevsimleri görecek kadar uzun bir yolculukta yoktur. çünkü hayaller bazen imkansızdır. ve ben imkansız olduğunu düşündüğüm her hayalimden sonra bir sigara yakarım. ve bazen o anda gözümden düşen tek bir damla yaş denk gelir sigaranın ucuna ve sigarayı söndürür. işte o zaman inanırım hayalime. o gerçekleşecek derim çünkü gözyaşları yalan söylemez. hepinizin hayallerinin gözyaşıyla yıkanıp berrak düşüncelerle hayatınıza uyarlanması dileğiyle. ama unutmayın ki ölümün olduğu bir dünyada hayalleriniz her zaman kısıtlıdır. iyi dinlemeler.
16 Eylül 2016 Cuma
mavimtrakırmızı.
gene denizdeyim. bu şakıya bayılıyorum. beni içine çekiyor, tıpkı tsunami gibi. içimdeki bütün hisleri yutuyor. sadece bomboş gökyüzünde bir sağa bir sola savruluyorum. içim boşalıyor. organlarım bütün bulutları kırmızaya çeviriyor. tam o anda içime deniz suyu doluyor. nefes alamıyorum. içim şişyor bir balon gibi. sonra uçuyorum ufuk çizgisine doğru. ama hiçbir zaman o ufuk çizgisine varamıyorum. denizede yüzüyorum, artık içimdeki deniz suyu bitiyor. sırtımı denize uzandırıyorum. nefes alıp veriyorum, kalbim olmadan. bunu yapabilmem epey bir meditasyon gerektiriyor denizin üstünde. herkes yüzmek ve spor yapmak için yüzerken ben kendimi bulmak için yüzüyorum. dalıp çıkıyorum geçmişime geleceğime. ve belkide zamanını bilmediğim süreler boyunca yatıyorum o denizde. kaçıyorum herşeyden kendimden, yalnızlığımdan, hayattan. içim kan ağlıyor, deniz suyuysa yıkıyor ve yakıyor içimi temizliyor her şeyi. çıldırıyorum belkide. mutlu görünmek çıldırtıyor beni belkide. hayattan kaçmak çıldırtıyor belkide beni. delirdim mi? sanmıyorum. delirmek insanların işi benim değil. bense yalnızlığımın teknesinde sonunu bilmediğim ufuk çizgisine doğru ilerliyorum. ben benliğimi bekliyorum hala içerlerde bi yerlerde varsa bu yolculuğumda bana eşlik edecek tek kişi olan benliğimi bekliyorum. gelir mi bilmem ama beklemek bu hayatta doğduğumdan beri yaptığım tek düzgün şey. iyi dinlemeler, bu mükemmel sesle bütünleşmeniz dileğiyle.
3 Eylül 2016 Cumartesi
muthuz.
sahildeyim. koskocaman kumsala küçücük bedenimi uzatmışım. sigaramdan bir nefes alıp denizi izliyorum gökyüzüyle birleşen noktasını. upuzun, tıpkı hayallerim gibi. uçsuz bucaksız. huzur doluyum. nedenini bilmediğim bir huzur. mutsuzluğumun huzuru mu bilmem. insanın mutsuzluğunun huzuru mu olur be? saçmalıyorum işte. dalgalar bir ileri bir geri geliyor. tıpkı düşüncelerim ve geçmişim geleceğim gibi. gidip geliyor. neden bu şarkı derseniz, hep deniz kenarında açacağım ilk şarkı bu oluyor. denizi paklayan şarkı derim buna. anlamsızca bomboş denizi izlerken, huzuru kulağıma fısıldar. hani hep derim ya deniz bir kaçıştır benim için. bu şarkıda kaçışımın ayak sesleri. kaçıyorum ben, kendimden herkesten. tutmayın artık beni bırakın. yük olmayın bana uğraşmayın benle. ben sadece şuan denizi izleyip mutsuzluğumun huzurunu yaşamak istiyorum. denize kafamı gömdüğümde çığırmak istiyorum. kocaman bir çığlık. heh şarkıda kafamda tam o an çalar kafamı gömdüğümde denize düdüdüdüdürürürdüdü. kısmı. traji komik değil mi? belkide insanlar şarkının o kısmında gülümserken ben çığlık atıyorum. belkide insanlardan farkımda budur. kim ne yapsın beni, ben kendi kendime konuşur, kendi kendime yazar, kendi kendimin dermanı olurum. şimdilik kendimi gökyüzüne bırakıp kulaçlarımda boğulacağım. esen kalın, iyi dinlemeler.
23 Ağustos 2016 Salı
bilinmez çıkmaz.
garip değil mi? gerçekten türk imla kılavuzunu yada her neyse önemsemiyorum. gerçekten bu hayatta türkçeyi sadece serap sözlüğünü kullanarak geçiriyorum. hiçbir şey umrumda değil. sadece ben anlarım, ve beni bilenler anlar sadece ne istediğimi. çünkü serap sözlüğü bunu mu gerektirir acaba? yada boşverin şöyle yapalım. bu şarkı mükemmel. şuanda kimse iyi gelmio bu şarkıdan başka. evet gene sarhoşum belki değilim veya nerdeyim bilmiyorum veya bunu kim okuyor bilmiyorum. belki sen belki başkası, bilmiyorum. ama bildiğim tek bir şey var bu şarkı içimi dağlıyor be amına koyiyim. kimin beni anlamasını beklemeliyim ki? her şeyin çok geç olduğunu fark ettiğimde mi belki? yada ne bileyim de/da lar hep mi ayrı yazılmalı sözcüklerde yada bitişik mi ? inan hiç bilmiyorum kendimi bilmediğim gibi. hep aynı şeyler dimi. hep aynı şeylerden mi bahsediyorum acaba? şarkı mükemmel amına koyiyim ya. hiçbir şey hiçbir şeyin mesajı değil. ben mesajları da sevmem. genelde gözlerledir problemim. kirpikler belki. yada gülümseyiş, belki küçük bir detay. kimse yardımda etmez. edemez belki. tek sorun kendim miydim acaba? offf gene çok soru. sonuç olarak kimse yok. kimse. düşünsene çok fazla ama hiç insan. çok fazla. boş. saçma. amaçsız. salakça. kim elinden tutuyor ki? herkes saçma sapan yaşantılarına, inandıklarına, hayallerine, mutluluğuna, tabularına takmış durumda. ya aşk? aşk sadece aşk ister. sadece aşk. hiçbir sik umrunda olmamalı eğer aşıksan, şu daha demin saydıklarımdan birine takılıyorsan eğer siktir git. çünkü aşık falan değilsindir. aşk bambaşka bir boyut. bunu anlatamassın ve bellide edemezsin bazen. bazen. bence bazen. bilmiyorum insanlara göre değişir mi ki bence değişir ama şuan umrumda değil değişmesi. şarkını sonuna doğru gelen solo. yemin ediyorum mahvediyor. düşünmek veya mutsuz olmak istiyorsan bu şarkıyı dinle. çünkü mutsuz olmak bazı şeyleri görmeni sağlıyor. bazen insan mutsuz olmalı. sürekli mutlu olan insanların iticiliği kadar iğrenç bir şey yok. mutsuz olun aq, mutsuz. bi günde gülmeyin. şu şarkıyı dinleyip ağlayın ya. tek isteğim biraz ağlayın tadı çok tatlı gibi ama tuzlu bence güzel deneyin derim. bence en ideal şarkı şuan bu, mükemmel şarkı bu. neyse şuan tek diyeceğim şey özetle; siz ne bilirsiniz aşkı bayım? aşkı, aşk bilir yalnız.
9 Temmuz 2016 Cumartesi
şey.
yak sigaranı ve nefesini içine çek. evet. başlıyorum. kulağını tırmalar düşünceler. beynini kemirir sesler. ve bir yoktan var etme hikayesidir bu. hayatı kovalarsın. hepimiz bir şeyleri kovalarız. kimiz hayatı, kimimiz aşkı, kimimiz işi, kimizde hiçbir şeyi kovalar. evet ben hiçbir şeyi kovalayanlardanım. şimdi boş yapma kısmını geçtiğimize göre artık gerçek bir şeylerden bahsedebiliriz. gerçek bir şey derken ne kast ettiğimi bilmiyorum. ben gerçek bir şey yaşayamıyorum artık. bugün hiçbir şey yapmayarakta aslında çok şey yaptığımı fark ettim. mesela bir otobüs yolculuğu yaptım. kimilerine göre uyumakla geçen gece yolculuğu benim hayatımda birçok şeyi değiştirdi. arındım. artık tamamen ben ve benliğim vardı. uçsuz bucaksız serapla baş başaydım. otobüsle yolculuk etmek otururken koşmak gibi, ama terlemiyorsun çünkü düşüncelerin koşuyor. uçsuz bucaksız. o geçen her siyah ağaç bir şeyleri ifade ediyor. hızlı hızlı geçmesi ve flu görünmesi geçmişimi temsil ediyor. ama ben genelde gökyüzünün o siyahın 50 tonunu izlemeyi seviyorum. hiçbir çıkışımın olmadığını ve o beynimde sıkışıp kaldığımı temsil ediyor. kimisi ise camdaki yansımasına bakıp, bu ben miyim, kimim ben, ve ne için yaşıyorum der. ama tam o anda karşı yoldan geçen araba uzunlarını yakmıştır ve bi anda kendi yansıman kaybolur. yoksundur artık. sorugulayamazsın kendini. işte o tam bir şeydir ve otobüs ışığıda yetersizdir aydınlatmaz kafandaki kurbağaları. ama sonunda gülümsersin boş mu dolumu güldüğünü bilmeden sadece gülümsersin. boşver gülümse. çünkü hayatındaki boşluğu ancak şeyle tamamlarsın. evet çok fazla şey kullandım çünkü artık adını koyamadığım bir sürü olay yaşıyorum. ve onlara kocaman bir şey demek daha kolayıma kaçıyor. şimdi ben şey derim sen o şey e çok anlam yükleyebilirsin. yüklemelisinde. yükleyin. bense hiçbir anlamı olmayan şeyim. ama beni boşverin. ben kendimi boşvereli çok oldu çünkü. umarım hepimiz kendi içinizdeki şeyi bulup onunla yaşamayı becerebiliriz.
24 Haziran 2016 Cuma
muammalıklaşma.
neyim ben? yokluğun içinde dalgalarla boğuşan mı? kapıların sürekli suratıma kapandığı o karanlık soğuk ve renksiz kapılar mı benim sorunum? kimdim ben? kim için kimdim veya kendim için kimdim? yokluk. simsiyah bir yokluk. nefesim daralıyordu. yürüyordum ama ne için yürüyordum. amacım neydi ? kimdim ben? neyim ben? neden bu hayatın getirdikleri sorunlar ? kaldırılamayacak kadar ağır olan neydi ? hayattaki sorumluluklarım mıydı? sorumlulukların amına koyiyim. yoksa bir daha geri dönemeyecek olan abim mi? açtığım şu şarkı. çözüm mü buluyordu? içimdeki o sonsuz boşluğa? hayır. sadece yankılanıyordu. yankılar, kulaklarımı tırmalıyordu. o içinden çıkamadığım belirsizlik. mazoşistliğimin belirsizliği içinde yüzmeye çalışırken ayağımın yosuna dolanması gibi. kimdim ben? neydim ? içimden haykırıyorum, çığlık atıyorum. içimdeki dalgaların dışarıya vurmasını istiyorum. canım yanıyor benim. kaldıramıyorum artık. hissizliğimin içinde hissetmeye çalışmaya çalışıyorum benliğimi. yorgun düştüm. içimdeki beni kaldıramıyorum, 90 yaşına basmış. onu kutluyorum. kutladığım tek şey bu olsa gerek. içimi acıtan içinden çıkmadığım bu soğuk dört duvar. çıldırıcam. gözlerim şu klipteki farlardan çıkan ışık pıtırcıkları gibi parlasa. ama hayatta gerçekler var. ve gerçekleri görmemek istesem de görmek zorunda olduğumu bilmek durumundaki o çıkmaz. neden hep sonum ya duvar ya soğuk kapı yada yosun. ve neydim ben? kimdim? kim olmak için uğraşıyordum benliğimde? işte orasını çözmeye çalışıyorum. boğuluyorum, eriyorum ve bitiyorum. neyse ne diyordum. kimdim ve neydim ben ?
Ben Howard'a sonsuz teşekkürler bu efsanevi parçasından dolayı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)