27 Şubat 2018 Salı

mist


soğuk. buz gibi ellerim. soğuktan o kadar çatlamış ki avuç içimden parmak uçlarıma kadar kıpkırmızı. ne kadar ısıtmaya çalışsam da ellerimi bir faydası yok. o kadar soğuk ki sigaramı bile saramıyorum. yoldan birini durdurup elleriniz sıcaksa bir sigara sarar mısınız diyesim geliyor. sonra diyorum ki neden yolda yürürken ayak uçlarına bakan insanları bu huzurlu anlarından mahrum bırakayım. ya da durdurup pardon aptal mısınız bu engin ve muhteşem gökyüzünü duymuyor musunuz çığlık atıyor baksanıza. ve o anda şarkı 2.15 inci dakikaya giriyor ve kendimi salıyorum. rüzgar yüzümü okşarken, soğuk vücudumu uyuşturmuşken hiçbir şey hissetmemenin vermiş olduğu huzurla kendimi salıyorum mavi çimlere. mavi ve yeşil birbiriyle aslında o kadarda yakıştırmadığım iki renk birden birbirine karışıyor. ama bu çok önemli değil çünkü artık şarkıyı döngüye alıyorum ve aldığım her nefes taneciğinde üflüyorum bütün griliği. çünkü neden olmasın. çünkü neden rüzgar gözlerimizi yaşartmasın. gözlerin dolu dolu olduğunda neden ekranın birden deniz gibi olmasın? bilmiyorum bilseydim eğer daha güzel tasvir edebilirdim. geri geri giden evler, yeşil bir çizgiymiş gibi görünen ağaçlar, beyaz yol çizgileri, buğulu camlar ve her seferinde netleşemeyen tünel ışıkları. otobüsün içindeki kokuşmuş ruhların nefeslerinden kendimi dışarı attım. beth'in sesiyle konuşurken, ayaklarımı ritme uydurmaya çalıştım. kesin dışardan komik duruyorumdur. ama hissedemeyeceksen neden dinlersin ki bir şarkıyı? birden gülümsedim çünkü parmak uçlarım karıncalandı. bir şey oldu hissediyorum. ısındım ruhum ısındı ruhumla bedenim arasındaki o ince boşluk titredi. titredi evet. hissettim, hissettim diyorum. uyuştum gözlerim büyüdü. bedenime giren o yabancı his ve kitleniş. daha önce hiç hissetmemişçesine bir korkaklık. kafamı karıştırıyor bu şarkı ve kaçıncı 2.15 inci saniyeden sonraki kayboluşum bilmiyorum ama bir günde ne kadar çok kaybolabiliyorsan o kadar kayboldum bu şarkıda. ve diyor ki and in my thoughts i have bled. uh bi saniye. şimdi soruyorum vahşi beyaz atlar beni alıp nereye götürecekler?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder