15 Haziran 2018 Cuma

sepia



ellerimi tuttu. sanki bir anda bütün hissettim kendimi. tamamlamış. saatlerce balkonda sarılıp incecik yağan yağmuru ve bulutların birbiriyle dansını izledik. arkada damien rice'ın en sevdiğim albümü "O" çalıyordu. böyle havalarda içimi ısıtan bir kadeh şarap gibi geliyordu sesi bana. narin, üzgün, kırgın ve masum. sesi ılık havalarda üstüne aldığın pike gibi. seni sarıp sarmalıyor ve huzurlu hissettiriyor. kafamda böyle birkaç düşünce dolaşıyordu sonra birden the blower's daughter çalmaya başladı. düşüncelerim buharlaştı ve soluma döndüm. bana bakıyordu ve gülümsedi. neden birbirimize bakıp gülümsüyorduk bilmiyorum. neden saatlerce yağan yağmuru izlediğimizi de bilmiyordum. neden hiç konuşmadığımızı da. bazen yanında senin gibi hisseden biri olması insanı güvende hissettirir. konuşmadan saatlerce aynı ruh haline sahip olduğun birini. seninle saatlerce konuşup çık şu ruh halinden hayat üzülmek için kısa klişelerinden bahsetmeyen birini. sadece ve sadece bulunduğun ruh halini anlayan birinin olması sizce de güzel değil mi? herkesin aradığı şey de bunlara benzer değilmidir ki? bilmem. neyse sanırım hava durumu beni fazlasıyla etkiliyor. şimdi bu huzurlu hayalimin sonsuzluğunda şimşekler ve cama vuran damla sesleri ile uyuya kalmayı planlıyorum. damien rice'a back vocal yapan rüzgar uğultusuna sonsuz teşekkürler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder