3 Nisan 2018 Salı

countdown


düşünceler midemi bulandırıyor ve gözlerimi ağrıtıyor. bugün kaç kere hapşurduğumu hatırlamıyorum. bahar gelince hep böyle olurum. gözlerim sürekli nemli, burnum palyaço burnu gibi olur. palyaço demişken, içim lunapark gibi fazlasıyla kalabalık ve korkunç. lunaparkları sevdiğim çok söylenemez. koca bir demir yığınından başka bir şey değil benim için. korkudan beslenen ve bundan keyif alan insanların bir arada bulunduğu yer. bense çok sevmem korku duygusunu. sürekli kaçar dururum. çünkü korku hissetmek istediğim en son duygu. ama dediğim gibi şuanda içim lunapark gibi ve fazlasıyla korku duygusundan beslenen insanlarla dolup taşıyor. peki nereye kadar kaçacaktım ki bu duygudan? eninde sonunda buldu beni tuttu yakamdan içime sindi. paranoyaklaştım, ürkek yavru kedi gibi bir sağa bir sola savruluyorum. arabalar üstüme üstüme geliyor, aldığım her nefesi ciğerime bata bata geri veriyorum. neyden korkuyorum? yaşamın gözümde bu denli flulaşması mı yoksa kafamın içindeki birden fazla düşüncemin kavgası mı beni korkutuyor. artık beynimin pes etmesini ve vücut fonksiyonlarımın durmasını istiyorum. bazen boşlukta süzülmek istersin ya şuan da gerçekten onu istiyorum. hiçbir şey yapmadan günlerce yatakta yatmayı ve düşünmeden bomboş duvarı izlemek istiyorum. yıllarca bastırdığım duygularım mı ayaklandı da korkmaya başladım. kendimi tanıyamıyorum gibi mi hissediyorum acaba? keşke dışarıdan kendime bakabilsem. oturup kendimle dertleşebilsem. karşılıklı bağrışsak, sarılıp ağlasak falan. neden kendimle anlaşmam bu denli zor? bir düşüncem diğerini kovalarken neden sürekli ayağı takılıp düşüyor ki? bazı yaşanmış olayları beynim kabul etmiyor. düşünmek istemiyor onların yaşanmış olabilme ihtimallerini. çünkü her düşündüğünde biliyor onun gerçek olduğunu ve korkuyor. gerçekleri duymak istemiyor ve bunun için kendini çok yoruyor. ve ben bu ikilemi neden beynime yaşatıyorum ki? nedir kendimle bu kavgam? bırak gerçekler gerçek kalsın, hayallerinde gerçeklerin üstünde yüzen kayık olsun. bırak içtiğin her sigara dumanı bulut olsun. bırak bedenin suyun içinde süzülsün. bırak gözlerini yağan yağmur olsun. bırak yanaklarını kum olsun. bırak dudaklarını dalgalansın. ve nolur bırak kendini gerçek olsun.

1 yorum:

  1. :) "kesinlikle bir palyaço deyil"

    ha... hala yazmadın yeni bir yazıyı?

    YanıtlaSil