24 Aralık 2015 Perşembe

tozpembe.


hey sen! şş sana diyorum sana. girdinmi barına, oturdun mu barın önüne, istedin mi viskini. ilk yudumunu alırken attımı kalbin. heh işte gördün onu dimi. yüzüne esti kokusu. ama sen sadece ona barmenin tozlanmış şişelerinin arkasındaki kırık aynalardan bakabiliyorsun dimi. içinden geçirdiğin, şu mızıkamıda çıkarayımda iki üç çalayım belki bakar tribini bastırıyorsun. tabi napıcağını bilmiyorsun. konuşsan kesin iki cümleyi bir araya getiremezsin, baksan dönüp bakamazsın, mızıka çalsan öf oda ayrı bi dert. en iyisi ben bir viski daha söyliyim diyorsun. tabakanı açıyorsun ordan bir sigara alıyorsun. dertlisin, açılamamışsın, kalp atışının hızına göre sigarayı içiyorsun, bir sigarayı öbür sigarayla yakıosun. sonra sigara dumanlarının arasında müzik kutusunu görüyorsun. koşmak isteyip ama yavaş bir şekilde müzik kutusunun yanına yürüyerek willie nelson-can ı sleep ın your arms ı açıyorsun. açtığında, o, anlamsız bir bakışla ama sevinçli gülümsemesiyle müzik kutusunun oraya bakıyor. içinden müzik hayat kurtarır diyip yavaş bir şekilde yürüyüp yerine oturuyorsun. tamam oldu bu iş derken dank ediyor. irkiliyorsun, etrafına baktığında ne barmen ne o, nede insanlar var. tozlu ve terkedilmiş bar, terkedilmiş sandalyeler, terkedilmiş hisler. kimsesizsin, hayal kuruyorsun. ve gene seni kurtaracak şey olan müziği -mızıkayı- çıkarıyorsun ve çalmaya başlıyorsun. iyi uykular, tozlu rüyalar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder